Üre Testi

Gıdalarla aldığımız protein karaciğerde parçalanarak amonyağa dönüştürülmektedir. Amonyağa dönüştürülen protein daha sonra vücudumuza daha az zarar vermesi amacıyla  daha az toksik olan üreye dönüştürülür.

Üre Nedir?

Vücudun temel besin ögeleri arasında yer alan protein, hayatın devamlılığı, büyüme ve gelişmede büyük bir öneme sahiptir. Gıdalarla aldığımız protein, ilk olarak mide ve ince bağırsak tarafından sindirilmekte ve sonrasında kan yoluyla karaciğere taşınmakta ve karaciğerde de çeşitli işlemlerden geçerek son ürün olan üreye dönüştürülmektedir.

Karaciğere gelen protein parçalanarak ilk olarak amonyağa dönüştürülmektedir. Amonyağa dönüştürülen protein, bu aşamadan sonra ise amonyaktan daha az toksik olan üreye dönüştürülmektedir. Buradaki amaç; daha düşük düzeydeki toksik maddeyi elde ederek daha az bir zarar sağlamaktır.

Daha zararsız ve son ürün olan üre, bu aşamadan sonra karaciğerden kana ve sonrasında da kan yoluyla böbreklere gönderilmektedir. Burada süzülmesinin ardından idrar yoluyla vücuttan dışarı atılmaktadır. Üre atımının düşük bir kısmı da terleme yoluyla sağlanabilmektedir.

Üre Döngüsü Bozuklukları ve Amonyak Artışının Olumsuz Etkileri?

Burton yaptığı bir çalışma amonyak yüksekliğinin ne kadar tehlikeli olabileceğini göstermektedir.

Üre döngüsündeki beş enzimden;

ALL – Argininosüksinik asidemi,

NAGS – N-asetilglutamat sentetaz,

ASS – Argininosüksinat sentetaz,

OTC – Ornitin transkarbamilaz ,

CPS1 – Karbamil fosfat sentetaz

herhangi birinin eksikliği, amonyak birikimine sebebiyet vermekte ve ensefalopatiye yani beyin hasarına yol açmaktadır.

Ensefalopati krizleri ve belirtileri önceden tahmin edilemez ya da tedavi edilemezse ölümcül olabilmekte ve uzun vadede kalıcı nörolojik doku bozukluğu oluşturmaktadır.

Bu bozukluklar karaciğer hastalıklarına yol açmasa da, hiperamonyeminin yani amonyak yüksekliğinin sonuçları, karaciğer yetmezliği bulunan kişilerin semptomlarına benzerdir. Bu sebeple zihinsel durumunda değişiklik meydana gelen (enfeksiyon, zehirlenme ve travma gibi nedenler dışında zihinsel bir sorun meydana gelmişse), herhangi bir bebek ya da çocukta hiperamonyeminin araştırılması ve üre döngüsü bozukluklarının hızlı teşhisi, beyin hasarı ve ölümü önlemek için oldukça mühimdir. (1)

Üre (BUN) Testi Nedir?

Üre (BUN) testi ; böbreklerin işlevselliğini kontrol etmek adına yapılan bir testtir. Kandaki üre miktarının ölçülmesi esasına dayanan test değerlerinde herhangi bir yükselme görülmesi halinde böbrek ve karaciğer hasarından şüphe edilmektedir.

Sağlıklı bir insanda 100ml içerisinde 5 – 20 mgdL oranında üre bulunmaktadır. Bu değerlerin artış ya da azalma göstermesi halinde kişilerin gerekli tetiklerden geçmesi ve kontrol altında tutulması gerekmektedir.

Çeşitli ilaç kullanımlarından önce ya da böbrek rahatsızlığı belirtileri gibi durumlarda üre (BUN) testine ihtiyaç duyulmaktadır.

Üre Testi Nasıl yapılır?

Küçük miktarda bir kan örneği alımı ile yapılan bu test öncesinde, 24 saat boyunca fazla miktarda protein tüketilmemesi önerilmektedir. Aksi taktirde kandaki üre miktarı yüksek düzeylerde seyretmekte ve test sonucunu olumsuz göstermektedir.

Üre Testine Ne Zaman İhtiyaç Duyulmaktadır?

Üre (BUN) testi ; hastanede yatış sırasında ya da ağır bir hasta olarak hastaneye başvuran kişilerde kullanıma ihtiyaç duyulan bir testtir. Bunların dışında üre testi ihtiyacı şu durumlarda kendini göstermektedir:

  • İlaç kullanımından önce böbreklerin kontrolünü sağlamak
  • Düzenli olarak yaptırılması gereken Check-up kontrollerinde
  • Böbrek ve kalp rahatsızlıklarının düzenli kontrolünde
  • Köpüklü ve kanlı idrar
  • Hipertansiyon
  • Diyabet
  • İdrar miktarında azalma ve ödem
  • Kahverengi idrar
  • Böbreğin bulunduğu kısımlarda meydana gelen sırt ağrısı

Üre Referans Aralıkları

Üre 10 – 40 mg/dL
BUN (Üre Azotu) 5 – 20 mg/dL

BUN Ne Demektir?

Üre testi, genel olarak BUN testi olarak anılmaktadır. Bunun sebebi ise şu şekildedir:

Üre; molekül ağırlığı 60,06 g mol olan ve içerisinde iki adet azot bulunduran atık bir üründür. BUN terimi ise buradaki üre azotunu ifade etmektedir. 60,06 g mol ağırlığa sahip olan ürenin 28’i içerisinde bulunan azotun ağırlığından kaynaklanmaktadır.  Bu da toplam ürenin %46’sı anlamına gelmektedir.

Bu tabloya göre üre ve BUN formülü şu şekilde hesaplanmaktadır:

Üre = BUN X 2.14

Üre Değeri Yükselirse Diyalize İhtiyaç Duyulur Mu?

Üre yüksekliği böbrek fonksiyonlarını değerlendirmede önemli bir tetkiktir. Fakat bu tetkik diyaliz ihtiyacını ya da hastalığın önemini belirlemek adına tek başına yeterli bir unsur değildir. Bu sebeple ürenin referans aralıklarından yüksek seyretmesi halinde GFR’ye (Böbreğin filtrasyon hızını değerlendirir) ve beraberinde birçok araştırmaya ihtiyaç duyulmaktadır. Fakat bu durum, üre yüksekliğinin acil olarak tanı ve tedavi gerektiren bir tablo olduğunu değiştirmemektedir.

Üre Yüksekliği Nedir, Nasıl Meydana Gelir?

Proteinin karaciğer tarafından parçalanması sonucu ortaya çıkan üre; proteinlerin gereğinden fazla miktarda yıkıma uğraması ya da böbreklerin üreyi vücut dışına atamaması durumunda yüksek düzeylerde seyretmektedir.

Kanda yüksek düzeyde üre saptanması birçok rahatsızlığın belirtisi olabilmektedir. Üre yüksekliğine sebep olan etmenler arasında;

  • Dehidrasyon (vücudun susuz kalması)
  • İç kanama
  • Stres
  • Tiroid bozuklukları
  • Böbrek yetersizliği
  • Ateşli hastalık
  • Sağlıksız beslenme
  • Aşırı fiziksel aktivite
  • Sindirim sistemi bozukluğu
  • Kardiyovasküler rahatsızlıkları gösterilebilmektedir.

Bu durumlar sonucunda kas yıkımı artış göstermekte ve üre yüksekliği meydana gelmektedir.

Üre yüksekliğinin belirtileri genel olarak şu şekildedir:

  • Kilo kaybı
  • Kas kaybı
  • İştah kaybı
  • Bulantı ve kusma
  • Ağızda kuruluk ve yanma hissi
  • Şuur bozukluğu
  • Solunum bozukluğu
  • Hıçkırık
  • Yorgunluk ve halsizlik
  • Bağ ağrısı
  • Nefeste amonyak kokusu
  • Düzensiz uyku
  • Anemi (Kansızlık)

Üre Düşüklüğü Nedir, Nasıl Meydana Gelir?

Üre düşüklüğü, genellikle vücudun ihtiyaç duyduğu protein miktarının karşılanmaması sonucu ortaya çıkmaktadır.

Bunun yanı sıra aşırı karbonhidrat tüketimi sonucunda da meydana gelebilmektedir.

Ciddi bir problem olarak görülmeyen düşük üre miktarları; ishal, Crohn hastalığı, pankreas hastalıkları, aşırı radyasyona maruz kalma, diyabet, kısa bağırsak sendromu, antibiyotik kullanımı, vücut geliştirmede kullanılan anabolik steroidler ve karaciğer hastalıkları sonucunda da baş gösterebilmektedir.

Belirtileri ilişkili olduğu hastalığa göre değişiklik gösteren üre düşüklüğünün böbrek rahatsızlıklarına gösterdiği belirtiler; sık tuvalete çıkma ve köpüklü idrardır.

 

Bu makale tıbbi tavsiye olarak yorumlanmamalıdır. Sağlıklı yaşam rutininizde herhangi bir değişiklik yapmadan önce lütfen doktorunuzla görüşün.

Kaynakça

  • Burton, B.K. (2000). Urea cycle disorders. Clinics in liver disease, 4(4), 815-30, vi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak.

You may use these <abbr title="HyperText Markup Language">HTML</abbr> tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>

*

× Whatsapp Destek Hattı