Şeker Hastalığı Teşhis ve Takip Testleri
İnsan vücudundaki tüm hücrelerin temel fonksiyonlarını yerine getirebilmesi ve hayatta kalabilmesi için enerjiye ihtiyaçları vardır. Hücrelerin bu enerjiyi aldığı en önemli kaynak ise glikozdur. Besinlerden elde edilen glikoz, kan dolaşımı aracılığıyla hücrelere taşınır ve hücrelere giriş için insülin hormonunun yardımına ihtiyaç duyar.
Diyabet, pankreasın salgıladığı insülin hormonunun yetersizliği veya etkisizliği sonucu gelişen bir metabolik hastalıktır. İnsülin eksikliği veya etkisizliği durumunda glikoz hücrelere giremez ve kanda birikmeye başlar. Bu durum, diyabetin en önemli belirtisi olan hiperglisemiye (yüksek kan şekeri) yol açar.
Diyabet Belirtileri
Diyabetin başlıca belirtileri şunlardır:
- Ağız kuruluğu ve aşırı susama hissi
- Fazla miktarda idrar üretimi
- Aşırı yemek yeme isteği ve güçlü açlık hissi
- Kilo kaybı
- Bulanık görme
- Ayaklarda uyuşma, karıncalanma veya yanma
- Sık sık idrar yolu ve mantar enfeksiyonları
- Ciltte kaşıntı ve kuruma
- Yorgunluk hissi
Günümüzde, her 100 kişiden yaklaşık 15’i diyabet hastası olup, aynı sayıda birey de prediyabet (gizli şeker) tanısı taşımaktadır. Prediyabeti olan kişiler genellikle diyabetin farkında olmayıp bu nedenle çeşitli komplikasyonlar yaşama riski altındadır.
Diyabet Türleri: Tip 1, Tip 2 ve Diğer Türler
Diyabetin farklı türleri vardır; bunlar Tip 1 Diyabet, Tip 2 Diyabet ve diğer türler olarak sınıflandırılır.
Tip 1 Diyabet
Tip 1 Diyabet, pankreasın insülin üretimini yeterince sağlayamaması nedeniyle glikozun hücrelere taşınamaması durumudur. Bu durumda, glikoz kanda birikir ve hiperglisemiye yol açar. Tip 1 Diyabet otoimmün bir hastalıktır; bağışıklık sistemi, pankreas hücrelerine saldırarak insülin üretimini engeller. Tip 1 diyabet genellikle çocuklarda görülür, bu nedenle ebeveynlerin belirtileri fark etmesi ve erken teşhis için bilinçli olması önemlidir.
Tip 2 Diyabet
Tip 2 diyabette ise pankreas insülin üretebilir; ancak hücrelerdeki insülin reseptörleri insüline karşı direnç gösterir. Bu direnç nedeniyle glikoz hücrelere giremez ve kanda birikerek hiperglisemiye sebep olur. Tip 2 diyabet, özellikle 45 yaş üstü ve aşırı kilolu bireylerde yaygındır, ancak obezite oranlarının artmasıyla gençlerde de görülmektedir.
Risk faktörleri arasında aşırı kilo, düşük fiziksel aktivite, ailede diyabet öyküsü, hipertansiyon, yüksek kolesterol, gebelik diyabeti ve polikistik over sendromu yer alır. Bu bireylerin 3 yılda bir düzenli olarak diyabet testleri yaptırması önerilir.
Diyabet Tanı Kriterleri
Diyabet tanısı koymak için bazı laboratuvar testleri yapılır. Bu testlerin sonuçları aşağıdaki gibidir:
- Açlık Kan Şekeri (AKŞ): ≥ 126 mg/dl
- Rastgele Kan Şekeri (semptom varsa): ≥ 200 mg/dl
- Oral Glukoz Tolerans Testi (OGTT): ≥ 200 mg/dl
- HbA1c: ≥ %6.5
Şeker Hastalığının Belirlenmesi İçin Kullanılan Testler
Açlık Kan Şekeri (AKŞ)
Açlık kan şekeri testi, en az 8 saatlik açlıktan sonra kanda glikoz miktarını ölçer. Normal açlık kan şekeri seviyeleri 70-110 mg/dl arasında kabul edilir.
Tokluk Kan Şekeri
Tokluk kan şekeri, açlıktan sonra ilk lokmadan 2 saat sonra ölçülür. 2 saatlik tokluk kan şekeri 140 mg/dl altında olmalıdır.
OGTT (Oral Glukoz Tolerans Testi)
OGTT, belirli bir miktar glikoz içeren içecek verilerek kandan glikozun temizlenme hızını ölçen bir testtir. Test sırasında açlık kan şekeri ölçülür, ardından 75 gram glikoz içirilir ve iki saat sonra tekrar kan şekeri ölçümü yapılır.
HbA1c Testi
HbA1c testi, 2-3 aylık ortalama kan şekeri düzeylerini verir. Hiperglisemi durumunda, glikoz alyuvarlardaki hemoglobinle birleşir ve glikolize olmuş hemoglobin (HbA1c) oluşur. Sağlıklı bireylerde HbA1c seviyesi %4.7 – %5.6 arasında olmalıdır.
Prediyabet (Gizli Şeker) ve İnsülin Direnci
Prediyabet, halk arasında gizli şeker olarak bilinir ve diyabete geçiş dönemi olarak tanımlanır. Bu durumda kan şekeri seviyeleri normalden yüksektir, ancak diyabet tanısı koymak için yeterli değildir. Prediyabetin en önemli nedeni insülin direncidir; insülinin kan şekerini hücrelere taşıyamaması nedeniyle pankreas daha fazla insülin üretir, ancak kan şekeri yine de düşmez.
Prediyabetin teşhisi çok önemlidir; bu aşamada yaşam tarzı değişiklikleri ile diyabete geçiş önlenebilir. Gizli şekeri olan bireyler, diyabetin yol açtığı organ hasarları gibi riskleri taşır, bu nedenle erken dönemde önlem alınması önemlidir.
Prediyabet Tanı Kriterleri
- Bozulmuş Açlık Glukozu (BAG): 100-125 mg/dl
- Bozulmuş Glukoz Toleransı (BGT): 140-199 mg/dl (tokluk)
- HbA1c: %5.7 – %6.4
Diyabetin Komplikasyonları ve Önlenmesi
Erken teşhis ve tedavi edilmeyen diyabet, ciddi organ hasarlarına ve hayati tehlikeye yol açabilir. Diyabetin kontrol edilmemesi durumunda kalp damar hastalıkları, böbrek yetmezliği, körlük, sinir hasarı ve diyabetik ayak gibi komplikasyonlar ortaya çıkabilir. Diyabet komplikasyonlarının önlenmesi için düzenli laboratuvar testleri ve erken teşhis çok önemlidir.
Tetra Tıp Laboratuvarı, diyabet komplikasyonlarını takip etmek ve erken teşhis sağlamak için kapsamlı bir Diyabet Komplikasyonları Paketi sunar. Bu paket, açlık kan şekeri, HbA1c, böbrek fonksiyon testleri (üre, kreatinin, ürik asit), tam idrar ve mikroalbuminüri testleri, kan yağları paneli ve damar sağlığı göstergesi olan homosistein testi içerir.
Diyabet Komplikasyonları Paketi İçeriği
Tetra Tıp Laboratuvarı’nın sunduğu Diyabet Komplikasyonları Paketi, diyabetin organ hasarlarına yol açma potansiyelini önceden belirleyerek hastalık kontrolü sağlar. Pakette yer alan testler şunlardır:
- Açlık Kan Şekeri (AKŞ): 12 saat açlık sonrası alınan kanda ölçülür ve diyabet yönetiminde temel bilgi sağlar.
- HbA1c: Üç aylık ortalama kan şekeri seviyesi hakkında bilgi vererek, hastanın diyabet kontrolünü izler.
- Böbrek Fonksiyon Testleri: Üre, kreatinin, ürik asit, tam idrar ve mikroalbuminüri testleri, böbrek sağlığını değerlendirmek için kullanılır.
- Kan Yağları Paneli: Total kolesterol, HDL-kolesterol, LDL-kolesterol ve trigliserid seviyeleri değerlendirilir, bu sayede kalp damar hastalıkları riski öngörülür.
- Hassas CRP: Kalp ve damar sağlığını kontrol etmek için inflamasyon göstergesi olan C-reaktif protein düzeyini ölçer.
- Homosistein: Damar sağlığı ve inme riski göstergesi olarak kan homosistein düzeyi değerlendirilir.
Bu testler, diyabet yönetiminin temel unsurlarından biridir ve düzenli olarak yapılması, organ hasarlarını önlemek ve hastanın genel sağlığını korumak açısından büyük önem taşır.
Diyabet Yönetiminde Erken Teşhisin Önemi
Diyabet, yaşam boyu süren ve dikkatli bir kontrol gerektiren kronik bir hastalıktır. Diyabetin kontrol edilmemesi veya yeterli tedavi görmemesi, kalp hastalıkları, böbrek yetmezliği, körlük, sinir hasarı ve diyabetik ayak gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Erken teşhis, diyabetin komplikasyonlarının önlenmesi ve yönetilmesi için çok kritiktir.
Laboratuvar testleri, diyabetin tanı, tedavi ve takibinde çok değerli bilgiler sağlar. Özellikle HbA1c, OGTT, kan şekeri gibi temel testler, hastalığın teşhis edilmesinde ve hastanın kan şekeri seviyelerinin yönetiminde önemli rol oynar. Düzenli laboratuvar tetkikleri ve erken teşhis ile diyabet kaynaklı sağlık riskleri minimuma indirilebilir.
Sağlıklı bir yaşam sürdürmek için düzenli kontrol ve erken tanı ile şeker hastalığına bağlı riskleri minimuma indirmek mümkündür.